Türklerin kurduğu ilk devlet olan Asya Hun imparatorluğu aynı zamanda Orta Asya tarihinin ilk büyük imparatorluğudur. Hunların tarih sahnesine çıkışlarının kesin tarihi belli olmamakla beraber, efsanevi Çin kayıtlarında M.Ö. 2255'lere kadar götürülmektedir.
Çin kaynaklarında değişik isimlerle anılan Hunlar, M.Ö. 318 yılında bir anlaşma dolayısıyla Hun adının en çok bilinen "Hsiung-nu" şekli ilk defa kullanılmıştır. Hsiung-nu kelimesinin Hun adının tam karşılığı olduğu ise M.S. 311 tarihli Soğdça bir metinden anlaşılmıştır.
Adı bilinen ilk Hun hükümdarı (Şan-yü) Tou-man'dır (M.Ö. 221-209). Onun zamanında Çinliler, Hunları yenerek Kuzeybatı Çin'den çıkarmıştır. Bu olay Ötüken ve Moğolistan taraflarında Hun nüfusun güçlenmesine sebep olmuş ve büyük imparatorluğun temelleri atılmıştır.
Babası ve üvey annesinin entrikalarına rağmen M.Ö. 209'da Hun tahtına çıkan Mo-tu ( Mete/ "Bahadır"), önce doğuda Tung-hu'ları, daha sonra güneydeki Yüe-chihları yenmiştir. M.Ö. 199 yılında kendisinden en az dört kat büyük Çin ordusuna rağmen Çin imparatorunu kuşatmıştır. Devlet'in sınırlarını Kore'den Aral Gölün'e, Baykal Gölü'nden Çin Seddi'ne ve Doğu Türkistan'ı içine alacak şekilde genişletmiştir.
Orta Asya'nın en büyük imparatorluğu haline gelen Asya Hun İmparatorluğunun bu güçlü durumu M.Ö. 174 yılında Mete'nin ölümünden sonra oğlu Chi-yü ( M.Ö. 174-160) zamanında da devam etmiştir. Onun oğlu Chün-ch'en (M.Ö. 160-126) döneminin ilk yirmi yılında Hun üstünlüğü sürmüş, ancak daha sonra başarısız yönetimler yüzünden ülkede huzursuzluk baş göstermiştir.
M.Ö. 56 yılında başa geçen Hun hükümdarı Ho-han-ye, ülkesinin kötü durumdan kurtarmak için tek çarenin Çin'deki Han hanedanına bağlanmak olduğunu dile getirmesi üzerine büyük bir tartışma ortaya çıkmıştır. Bağımsızlık taraftarları hükümdarın kardeşi Chih-ch'i liderliğinde Batı türkistan'a göç ettiler. Burada ayrı bir devlet kurdular. M.Ö. 36 yılında kalabalık Çin ordusuna karşı direndilerse de mağlup olup yok edildiler.
Doğu'da kalan Hunlar ise Çin'in siyasi üstünlüğünü tanıyarak varlıklarını sürdürüyorlardı. Ancak M.S. 46 yılında Hun ülkesinde büyük bir kıtlık çıkınca devlet yeniden zayıflamaya yüz tuttu. Hun hükümdarı ekonomik destek için Çinlilerle anlaşmak zorunda kaldı. Wu-sunlarla Çinliler ortak harekat yapınca Hun ülkesi karışıklığa sürüklendi ve M.S. 48 yılında kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrıldı.
Çin'e bağlanmayı reddeden Kuzey Hun Devleti bağımsız bir şekilde varlığını sürdürüyordu. Ancak, çıkan kıtlıklar yüzünden Kuzey Hunları ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldılar. Zor durumda kalan Kuzey Hunlarının hükümdarı savaş meydanında ölünce 58'den fazla kabile Çin'e sığınarak onlara itaat etti. Böylece çöken Kuzey Hun Devleti M.S. 93 yılında tamamen tarihe karıştı.
M.S.48'de Çin'e bağlanan Güney Hun Devleti, ilk başlarda silik bir durumdaydı. Kuzeydeki devlet yıkılınca seslerini duyurmaya başladı. Çin'e karşı bazı akınlar yapsalar da onların hakimiyetlerinden yaşamak zorunda kaldılar. M.S. 303 yılına kadar varlıklarını bu şekilde sürdürdüler. Bazı Hun boyları Kuzey Han, İlk Chao, Son Chao ve Hsia gibi küçük Hun devletlerini kurarak M.S. 439 yılına akdar varlıklarını devam ettirdiler.
Çin kaynaklarında değişik isimlerle anılan Hunlar, M.Ö. 318 yılında bir anlaşma dolayısıyla Hun adının en çok bilinen "Hsiung-nu" şekli ilk defa kullanılmıştır. Hsiung-nu kelimesinin Hun adının tam karşılığı olduğu ise M.S. 311 tarihli Soğdça bir metinden anlaşılmıştır.
Adı bilinen ilk Hun hükümdarı (Şan-yü) Tou-man'dır (M.Ö. 221-209). Onun zamanında Çinliler, Hunları yenerek Kuzeybatı Çin'den çıkarmıştır. Bu olay Ötüken ve Moğolistan taraflarında Hun nüfusun güçlenmesine sebep olmuş ve büyük imparatorluğun temelleri atılmıştır.
Babası ve üvey annesinin entrikalarına rağmen M.Ö. 209'da Hun tahtına çıkan Mo-tu ( Mete/ "Bahadır"), önce doğuda Tung-hu'ları, daha sonra güneydeki Yüe-chihları yenmiştir. M.Ö. 199 yılında kendisinden en az dört kat büyük Çin ordusuna rağmen Çin imparatorunu kuşatmıştır. Devlet'in sınırlarını Kore'den Aral Gölün'e, Baykal Gölü'nden Çin Seddi'ne ve Doğu Türkistan'ı içine alacak şekilde genişletmiştir.
Orta Asya'nın en büyük imparatorluğu haline gelen Asya Hun İmparatorluğunun bu güçlü durumu M.Ö. 174 yılında Mete'nin ölümünden sonra oğlu Chi-yü ( M.Ö. 174-160) zamanında da devam etmiştir. Onun oğlu Chün-ch'en (M.Ö. 160-126) döneminin ilk yirmi yılında Hun üstünlüğü sürmüş, ancak daha sonra başarısız yönetimler yüzünden ülkede huzursuzluk baş göstermiştir.
M.Ö. 56 yılında başa geçen Hun hükümdarı Ho-han-ye, ülkesinin kötü durumdan kurtarmak için tek çarenin Çin'deki Han hanedanına bağlanmak olduğunu dile getirmesi üzerine büyük bir tartışma ortaya çıkmıştır. Bağımsızlık taraftarları hükümdarın kardeşi Chih-ch'i liderliğinde Batı türkistan'a göç ettiler. Burada ayrı bir devlet kurdular. M.Ö. 36 yılında kalabalık Çin ordusuna karşı direndilerse de mağlup olup yok edildiler.
Doğu'da kalan Hunlar ise Çin'in siyasi üstünlüğünü tanıyarak varlıklarını sürdürüyorlardı. Ancak M.S. 46 yılında Hun ülkesinde büyük bir kıtlık çıkınca devlet yeniden zayıflamaya yüz tuttu. Hun hükümdarı ekonomik destek için Çinlilerle anlaşmak zorunda kaldı. Wu-sunlarla Çinliler ortak harekat yapınca Hun ülkesi karışıklığa sürüklendi ve M.S. 48 yılında kuzey ve güney olmak üzere ikiye ayrıldı.
Çin'e bağlanmayı reddeden Kuzey Hun Devleti bağımsız bir şekilde varlığını sürdürüyordu. Ancak, çıkan kıtlıklar yüzünden Kuzey Hunları ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldılar. Zor durumda kalan Kuzey Hunlarının hükümdarı savaş meydanında ölünce 58'den fazla kabile Çin'e sığınarak onlara itaat etti. Böylece çöken Kuzey Hun Devleti M.S. 93 yılında tamamen tarihe karıştı.
M.S.48'de Çin'e bağlanan Güney Hun Devleti, ilk başlarda silik bir durumdaydı. Kuzeydeki devlet yıkılınca seslerini duyurmaya başladı. Çin'e karşı bazı akınlar yapsalar da onların hakimiyetlerinden yaşamak zorunda kaldılar. M.S. 303 yılına kadar varlıklarını bu şekilde sürdürdüler. Bazı Hun boyları Kuzey Han, İlk Chao, Son Chao ve Hsia gibi küçük Hun devletlerini kurarak M.S. 439 yılına akdar varlıklarını devam ettirdiler.